6 Eylül 2011 Salı

tuzsuz adam


çok mu tuzsuz olmuş sorusuna verilecek bir cevabım yok
tamamen tuzsuz olmadan bir şey anlayamıyorum genelde
ayran mesela tuzsuz olursa anlarım
ama makarnada olmazsa fark etmem
çok tuzlu bir şey yememe ise imkan yok
birazcık fazla olsun amca gibi tansiyonum çıkar sanki

bir insan hayatında en fazla neden vazgeçebilir

mesela 39 yıldır her şeye tuz atan adam
nasıl bundan vazgeçebilir
içtiği suya atma imkanı olsa onu bile yapabilecekken
peksimet gibi tamamen tuzsuz bir hayat ona neden çekici gelebilir


senin için her şeyi yaptım demek çok büyük bir olaydır
seni çok seviyorum demek inanılmaz havalı bir laftır
seni özledim demek hem üzücü hem sevinçli bir sonuçtur

ama
senin için 40 yıllık tuzdan vazgeçtim demek
bütün hayatında tek vazgeçemediğin şey olan yemekten vazgeçtin demektir
sana kek yaptım eyleminin kırk ile çarpılmış halidir
yemek yerken bile seni düşünüyor demektir
bu gerçek bir iltifattır
bu atmosferin en üstüne çıkmak gibidir
bu kimseye başka jest imkanı tanımamaktır

ama
insan 40 yıl boyunca onu mutlu etmiş bir şeyden vazgeçebiliyor ise
uğruna en vazgeçilmez şeyden vazgeçtiği kişiden de vazgeçebilir
bir zamanlar günün her öğünü elini attığı beyaz ufak tüpü unuttuğu gibi
onu unutmasına neden olan şeyi de unutabilir

annem makarnaya biraz fazla tuz koymuşum sanırım dedi
artık tuza başlasam iyi olur diye düşündüm.

1 Eylül 2011 Perşembe

günaydınlar


yattığım yerden gördüğüm balkonu özleyeceğim
gördüğüm şey gayet basit aslında
sineklik kapısı, bazen çamaşırlık veya hiç kullanılmayan sandalye
ilerisi ise hiç anlaşılmayan karanlık bir orman
insanların çekip de paylaşacağı bir kare değil
bakıp bakıp anlaşılamayan bir durum
gündüz biraz daha açıklayıcı
gece ise serinlik veren bir karanlık

yattığım yerden kaz sesleri duyuyorum mesela
uzaktaki nehirden gelen
köpek sesi gibi alışılmış değil
kazlar neden uyumazlar ki diyorum
zaten uyumaya çalışırken duyulması en tuhaf ses
bir de bunları düşünürken iyice uykum kaçıyor

yattığım yerden balkonumu düşünüyorum
kışın beni özlüyor mudur
beni fark eden o gözler nerede diyor mudur
hiç çıkıp oturmasam da
havlu asmak için onu kullansam da
onun varlığı yeter diyor mudur

yattığım yerden yarını düşünüyorum
aslında düşünmesem de rahatlasam diye
yarın acaba benim aptal olduğumu düşünüyor mudur
zaten ne düşünürse düşünsün ben bildiğimi okuyacağım
hayalleri veya hayal kırıklıkları beni bağlamaz diyor mudur

yattığım yerden bir türlü kalkamıyorum
tüm gece dinlenmemiş tam tersi yorulmuş bir kafayla gözümü açıyorum
balkonumun manzarası daha güzelleşmiş
kazlar susmuş köpekler başlamış
yarın tepeme dikilmiş bugün gibi yüzüme bakıyor
tüm gün burada yatsan da umurumda değil diyor
biraz daha balkona bakıp gece yatacağım zamana doğru kalkıyorum



çekip de paylaşacak bir şeyler aramıyorum
tamamen benim olacak balkonların hayaline dalıyorum.