26 Ocak 2012 Perşembe

bear grylls


yıllardır izlediğim bir şey
bir adamın dünyanın en tuhaf yerlerinde
ağaçlardan hayvanlara
bulduğu her şeyi yiyerek ve en zor yerleri geçerek
yaşamaya çalışması

bir gün bear grylls
en sevdiğim hayvanlardan olan bir sincap yediğinde
anlamıştım
hayatta kalmak için bazen de sevdiklerimizi yemeliyiz
ya da onların yok olduğuna şahit olmalıyız

en sevdiğim tabağı kullanmak ile
en sevdiğim tabağın kırılması
hep aynı sonuca ulaşıyor
sevdiğin şeyin yok olması veya kirlenmesi
hepsi farklı bir bitiş benim gözümde

insan kendinin en kötü halini düşününce
kirli tabak gibi olabiliyor
ama yumurta yenilen ve yıkanmamış bir tabak
anında kazıyamıyorsun bazı şeyleri
kötü bir koku da sinmiş olabiliyor
bir süre sıcaklık arıyorsun yumuşamak için
sonra temizlenmeye hazır hale gelebiliyorsun
bir sonraki kirleniş için
kendini ters çevirip kurulanmaya bırakıyorsun
hep aynı şeyler oluyor
ta ki bir gün kırılana kadar

her durumdan sağ çıkıp
önüne gelen her şeyi yiyen
bear grylls olmak istiyorum bazen

ama ben onu yiyemediğim için
sincap bile beni yiyebilir

5 Ocak 2012 Perşembe

BERİ


telefonumdaki yaz günleri fotoğraflarıma bakmak en iyisiydi o an
gece 12 olduğunda yeni yıla nasıl gireceğime karar verememiştim
kendimi bir şekilde ikna edip
rahatsız edici şekilde bu inanca bağlandığım için
yeni bir yıla nasıl gireceğimi şaşkınlıkla karşılıyordum
kararlı ve memnun mu olmalıydım
yoksa etrafta sarılacak birilerini mi aramalıydım
işimin başında mı kalmalıydım
yoksa kendi etrafımda mı dönmeliydim

bazen hayatın bana aşık olduğunu düşünüyorum
beni o kadar çok seviyor ki her gün beni düşünüyor
her şeyi ben bir adım daha atayım diye yapıyor

hayatı önemsemiyorum bazen
unutuyorum onu
sabah uyandığımda bana bakıyor olmasını görmezden geliyorum
veryansın edenler oluyor
ne kadar şanslısın senin için neler yapıyor diye
ama kimse bilmiyor ki hayatın bana aşık olmasının sebebini
sinirlendiği zaman suyumu bile doldurmadığını
aslında bu aşkının sadece onu mutlu etmek için var olduğunu

ben bu hayata geldiğim anı bile hatırlamıyorum ki

bir şeylerin hayatımdan gidiyor olmasının sonucuna
istediğim şeylerin gelecek olmasıyla katlanabiliyorum
aslında hep aynı şeyleri istiyorum
yılbaşı gecesi 12 olduğunda güzel bir şey görüp
tüm yılımın o güzelliğe bağlı kalması gibi bir istek bu
eskiye hiç dönmek istemiyor olmam
eski günlerimi huzur evine bırakıp hiç ziyaret etmeyeceğim anlamına gelmiyor
iyi bakıldığına emin olduktan sonra
sürekli geriye dönmeye gerek kalmaz

sahnenin arkasında topuklu ayakkabılarımla yüksekten yaz günlerime bakarken
kendimi zeus gibi hissettim
kimseye sarılmaya ihtiyacım yoktu
gülümsemesem bile olurdu
henüz gelmeyen bir şeyi mutlulukla karşılayamam diye düşündüm
sadece susuz olup olmadığımı hissetmeye çalıştım

hayat yine bana kızmıştı