2 Haziran 2011 Perşembe

ne kadar hıyarsın


insanların yaşıyor olmalarının bir amacı var mı bilmiyorum
çoğunun yok gibi geliyor bana
bazı insanlar ile bu olsa ne olur olmasa ne olur dediğimiz sebzeler aynı gibi
yolda yürüyüp birbirine bakan sebzeler ile dolu her yer
aslında sebze olsaydık hayat bizim için daha kolay olabilirdi
en fazla ağaçtan düşüp yerlere yuvarlanırdık
ya da pazardaki teyzeler tarafından avuçlanırdık
başımıza gelebilecek en kötü şey
pazar sonrası yerlere düşmüş marul olmak olurdu

sebze haliyle gezdiğini anlamayacak ciddiyette insanlar var
adam taze fasulye mesela
ama farkında değil,ciddi ciddi konuşuyor
bir fasulyeyi ne kadar dinleyebilirim ki
o çok önemli şeyler söyledikçe benim gördüğüm
pazarda son anda kilo tutmadı diye alınıp poşete atılmış bir yamuk bir fasulye
kendisini yemeğin en önemlisi sanıyor
ama pazarcının işgüzarlığı sonucu poşete girdiğinin farkında değil
sadece ben farkediyorum

havalı havalı duran kadın hiç farkında değil mesela
karpuz dilimi olduğunun
kamyon arkasında satılan karpuzlardan olduğunu bilmiyor
sadece dursam yeter diye düşünüyor
karpuz satıcısının şov amaçlı kesip en yukarı koyduğu dilim gibi
seçilmiş olduğunu düşünüyor
ama diğer karpuzlar bile satılırken
kendisinin bütün gün orada durmaktan buruşacağından habersiz
gün sonunda çöpe atıldığında
sokak hayvanları bile onu yemeyecek
bunları bilmeden duruyor karşımda

buzdolabımda yer kaplayan ama asla yemediğim sebzeler var
sırf muhatap olmayayım diye hemen dolabı kapatıyorum
kokmalarını beklemeden atamıyorum
kokacaklarını bilmeme rağmen

bazen sebzelere bakarken kafam karışıyor
hep bu yüzden
insanlara bakarken kafam hiç karışmıyor
hep bu yüzden.

2 yorum:

  1. Ben de "ağaç olsak eğlenceli olabilirdi" diye düşünmüştüm geçenlerde. Sonbaharda saçlarımız dökülür, ilkbaharda tekrar çıkardı.

    O zaman yürüyemezdik gerçi.

    Agaçların saçı yok bir de.

    YanıtlaSil